Dayanışma ve Dayanma
- Meltem Şenocak
- 19 Nis
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Nis
Birlikte kalmanın ve birlikte kalabilmenin psikolojisi
Dayanmak kelimesi… Hem birine güvenmek, yaslanmak anlamına gelir, Hem de bir zorluğa, belirsizliğe göğüs germek.
İnsan kimi zaman birine dayanır; kimi zaman da kendi içine… Bazen birlikte ayakta dururuz, bazen sırf biri yanımızdaydı diye düşmeyiz. Ve bazen yalnızca dayanabildiğimiz için değil, dayanışma içerisinde olduğumuz için ayakta kalırız.

Dayanışmak, Yalnızlıkla Başa Çıkma Biçimidir
İnsan doğası, yalnız kalmaktan ziyade, birlikte olmaya yönelir. Dayanışma, sadece bir paylaşım değil; yalnızlığın yükünü bölüştürme biçimidir.
Zor bir zamanda birinin “buradayım” demesi, bazen tüm sistemi yeniden başlatabilir.
Dayanmak: Pasiflik Değil, Dirençtir
Toplumda “dayanmak” bazen boyun eğmekle karıştırılır. Oysa psikolojide dayanıklılık, kişinin zorlayıcı koşullarda çökmeden durabilmesi, ama gerektiğinde esneyerek dönüşebilmesidir.
Sabrın içinde büyüyen bir direnç vardır. Dayanmak, sadece katlanmak değil; içten içe güç toplamaktır.
Dayanışma: Aidiyetin İnşa Edildiği Yer
Bazen bir omuza yaslanmak, tüm kimlik algımızı değiştirir. Henri Tajfel'in geliştirdiği Sosyal Kimlik Kuramı'na göre, insanlar kimliklerini yalnızca bireysel özellikler üzerinden değil, aidiyet hissettikleri gruplar üzerinden de tanımlar. Bir gruba ait olmak, yalnızca güven değil, anlam da sağlar. (Tajfel & Turner, 1979)
Aynı kuramın temel kavramlarından biri olan grup içi kayırmacılık, kişilerin ait oldukları grubu yüceltme ve koruma eğilimini açıklar. Bu eğilim bazen ötekileştirmeye neden olurken, bazen de grup içi dayanışmayı güçlendirir. (Bkz: Ötekileştirmemek Mümkün mü?)
Dayanıştığımızda yalnızca güçlü değil, bir yere ait hissederiz.
Dayanışma Sessiz Eylemdir
Dayanışma, sadece hissetmek değil, o hissi paylaşmaktır. Bazen sadece birinin yanında oturmak, bir mesaj atmak, “ben buradayım” demek…
Yük paylaşılır, ses duyulur, varlık görünür hâle gelir. Tüm bunlar, yüksek sesle bağırmadan da var olur.
Bazı değişimler çok sessizdir. Ama etkileri uzun sürer.
Ne kadar dayanabiliriz?
Bu soru şu an belki birçok kişi için geçerli. Toplumun baskısı, adaletsizlik duygusu, geleceğe dair belirsizlik…
Dayanmak kolay değil ama dayanışmak hâlâ mümkün.
Nörobilim araştırmaları (Moll et al., 2006; Decety & Jackson, 2004), yardım davranışının hem yardım eden hem de yardım edilen kişide dopamin, serotonin ve oksitosin gibi ödül ve bağ hormonlarını artırdığını gösteriyor. Yani destek almak kadar, destek vermek de iyileştiriyor.
Dayanışma, iyileşmeyi çift taraflı kılar: Biri iyileşir, diğeri umut bulur.
Hatırlamak ve Hatırlatmak
Dayanmak, geçmesini beklemek değildir yalnızca. Dayanmak, içeride bir yerin hâlâ tutunduğunu bilmektir.
Ve dayanışma… Yalnız olmadığını hatırlamak ve hatırlatmaktır.
Kimi zaman sadece yan yana oturmak, birlikte kalabilmenin en gerçek hâlidir.
Kaynaklar:
Tajfel, H. & Turner, J. C. (1979). An Integrative theory of intergroup conflict. In W.G. Austin & S. Worchel (Eds.), The Social Psychology of Intergroup Relations. Monterey, CA: Brooks/Cole.
Moll, J. et al. (2006). Human fronto–mesolimbic networks guide decisions about charitable donation. Proceedings of the National Academy of Sciences, 103(42), 15623–15628.
Decety, J. & Jackson, P. (2004). The functional architecture of human empathy. Behavioral and Cognitive Neuroscience Reviews, 3(2), 71–100.
Comments